Türkler tarih boyunca çok geniş bir yelpazeye
yayılmışlardır. Bu sayede farklı müzik kültürlerine ve bu etkileşimler
sonucunda zengin bir yapıya sahip olmuşlardır. Çağlar öncesinde Türk sanat müziğini
miras edindik. Türk sanat müziği makamsal, sözel, çalgısal ve dizel
unsurlarıyla özel bir mevkiye sahiptir. Kaynakların eksikleri yüzünden tam
anlamıyla bilgi edinilmemektedir.
İslamiyet öncesi Türk müziği, Orta Asya gelenekleriyle
birleşmiş olup, kayıp bir kültür olarak şimdi ki çağda incelenmektedir. Türk
Musikisi ile ilgili eldeki veriler bizi, Al Farabi 873 ile 950 döneme götürmektedir.
Orta Asya döneminde kültürel topluluklarını benimseyerek o zamandaki bilim dili
olan Arapça ile birden fazla eserin ve musiki hayatını konu edinen; eski Yunan filozofu
Pisagor’un çalışmalarından etkilenerek ‘ Kitabü’l Musiki’ül Kebir’ adlı eseri
bilinmektedir.
Batı kültürünün Türkiye’ye aktarıldığı dönemde Türk
Musikisinin ecnebi rakipler edindiği ve bu rakiplerinden esinlendikleri
bilinmektedir. Geleneksel müziğimiz ikiye ayrılır. Dinsel ve din dışıdır. Dinsel
olan cami müziği ve tasavvuf müziğidir. Din dışı müzik ise çalgı müziği ve
sözlü müziktir. Türk sanat müziği yapısı itibariyle dünyanın sayılı
müziklerinin önünde gelmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder