2 Mart 2020 Pazartesi

Müzik Terapisinin Hiperaktif ve Otistik Çocuklar Üzerindeki Etkisi



Çocuklarda son zamanlarda sıklıkla görülmeye başlanan dikkat eksikliği ve hiperaktivite gibi sorunların tedavilerinde müziğin etkisi oldukça fazladır. Günümüzde ise birçok İndigo ve Kristal Çocuğa bu tanıların konulduğu bilinmektedir.
Yapılan araştırmaların sonucunda müziğin hiperaktif çocuklarda zihin performansını arttırdığı görülmektedir. Bu tarz sorunlarda müzik, dikkati yoğunlaştıran ve odaklayan bir etken olarak kullanılmaktadır.
Bu tarz rahatsızlıklara sahip çocukların hayatlarını her alanında müziğin kullanılması ile beyin fonksiyonlarının normale dönmesi, davranış bozukluklarını kontrol edebilme, sosyal uyumlarının arttırılması mümkün olmuştur.
Ayrıca hiperaktif çocuklar, müziğin gücü ve müzik ile tedavi sırasında kullanılan beden dili sayesinde, sözle ifade edemedikleri ve yanlış anlaşılan duygularını kolaylıkla anlatmayı, kendilerinin farkına varmayı ve öz güven kazanmayı öğrenmektedirler.
Hiperaktif çocuklarda müzik ile tedavi başarıyı arttıran en önemli yöntemlerden biri haline gelmiştir. Tedavi esnasında kullanılan çalgıların ise öncelikle nefesli ve yaylı olması tercih edilmelidir. çünkü bu tür çalgıların gerilimi azaltıcı ve dikkat düzenleyici etkilerinin olduğu tespit edilmiştir.
Müziğin tedavi gücünü gösterdiği diğer bir rahatsızlık ise otizmdir. Bilimsel kaynaklarda sıklıkla otistik çocukların müziğe karşı duyarlı ve dikkatli olduklarından bahsedilmektedir. Müziğin bu çocuklar için motive edici olması ve çoğu otistik çocuğun müzikal etkinliklere başarılı bir şekilde katılabilmesi, otizmde müzik ile tedavinin önemini arttırmaktadır.
Otistik çocukların sosyal davranışlarını ve ilişkilerini müzik ile tedavi sonrasında daha iyi olduğu belirtilmiştir. Hareket uyumu ve beden algısı artmakta ayrıca iletişim davranışlarının ve dil becerilerinin de müzik ile tedavi sonucunda daha iyiye gittiği tespit edilmektedir.

23 Şubat 2020 Pazar

Yan Flüt Teknik Özellikleri



Yanlamasına çalınan, metalden yapılan ya da tahtadan yapılabilen bir üflemeli çalgı olan yan flüt, flütün en yaygın türüdür, orkestralarda ve bandolarda sıkça kullanılmaktadır. Pikolo flüt, alto flüt, bas flüt gibi enstrümanlar da yan flüt ailesindendir.
Pikolo flüt normal yan flütün yarısı boyundadır, alto flüt ise normal yan flütlerden biraz daha büyüktür. Çalgının baş bölümünde bir üfleme deliği bulunmaktadır. Bu nedenle bu bölüme ağızlık da denmektedir.
Üfleme deliği çalıcının alt dudağına dayalıdır. Sağ omuz yönünde, yere koşut olarak tutulmaktadır. Sol el ağızlık tarafında, sağ el ise kuyruk tarafında tutulmaktadır. İki elin baş parmağı alttan flütü destekler. Flütün borusu silindir şeklindedir. Çapı 1,9 cm’dir. Flüt ağızlıktan başlayarak kapalı uca kadar 67,2 cm’dir.

Teknik Özellikleri

Flüt tüm üflemeli çalgılar arasında en çevik ve en hünerli çalgıdır. Çalamayacağı çok az şey bulunmaktadır. Kromatik ve diatonik ezgiler, arpejler, uçarı ve gösterişli pasajlar, bağlı ve dilli olarak çok hızlı tempolarda çalınabilir.
Ayrıca yakın ve uzak atlamalı aralıkların tekrar tekrar gelişleri, stakato, tril, tremolo, grupetto ve benzeri teknikler flütte çok kolay çalınmaktadır. Tek dil, çift dil, üç dil ve kurbağa dili tekniği rahatlıkla yapılmaktadır.
Flütün crescendo ve decrescendo olanakları, diğer çalgılara göre büyük ölçüde kısıtlıdır. Bazı tril ve tremololar ise olanaksızdır. Özelikle ince seslerdeki gür pasajların çalımında çok nefes harcanması gerektiği için cümle yapısı, flütçüye arada bir nefes alma ihtiyacını giderecek nitelikte boşluklar içermelidir.

20 Şubat 2020 Perşembe

Klarnetin Tınlama Bölgeleri ve Teknik Özellikleri



Klarnetin dört farklı tınlama bölgesi bulunmaktadır.
1.Kalın Ses Bölgesi: En kalın ses olan Mi’den bir oktav incesi Fa diyez notasına kadar olan bölgedir. Zengin, gizemli, madeni, karanlık ve dramatik sözcükleri ile tanımlanmaktadır. Bu ses bölgesine “Şalümo” bölgesi de denmektedir. Şalümo klarnetin atası olan eski bir çalgının adıdır.
2.Kötü Sesler: Sol notasından üç yarım perde sonraki Si bemol notasına kadar olan bölgedir. Klarnetin en kötü sesleridir, zayıf, soluk hem de elde edilmesi biraz daha güçtür.
3.Orta Ses Bölgesi: Si notasından ikinci ek çizgi Do notasına kadar olan ve klarnetin en güzel sesleridir. Bu bölgeye “Klarno” ses bölgesi denmektedir. En güzel ve en etkili klarnet soloları bu ses bölgesinde yazılmıştır. Bu sesler duru, parlak, ılık ve etkileyicidir.
4.İnce Ses Bölgesi: İkinci ek çizgi Do’dan sonraki daha ince seslerdir. Gür çalındığında sert ve rahatsız edici fakat kısık ses ile çalındığında ılık ve yumuşak flüt ses rengine yakın bir tını özelliği göstermektedir.

Teknik Özellikleri

Klarnet çeviklik bakımından flüte çok yakındır. Her çeşit hızlı, parlak, gösterişli pasajlar, diziler, arpejler, grupetto ve benzeri figürler, tril ve tremololar rahatlıkla çalınmaktadır.
Genellikle tek dil kullanılır. Çift dil ve üç dil çok zor olduğundan özel durumlar olmadıkça kullanılmaz. Bir ses bölgesinden başka bir ses bölgesine geçiş aralıklı atlamalar, klarnete özgü kolaylıklardan biridir.
Ancak hızlı tekrarlanan sesleri çalmakta oldukça sınırlıdır. Klarnetin en önemli özelliklerinden biri de, gürlük kontrolü bakımından son derece yetenekli olmasıdır. Çok kısık sesle ve çok gür sesle çalınabilir.

19 Şubat 2020 Çarşamba

Yeni Başlayanlar İçin Piyano Seçimi



Aileniz veya kendiniz için piyano almak size hayat boyu zevk verecek entelektüel birikiminizi arttıracak bir yatırım olabilir. Zevkinize ve bütçenize uygun marka ve modele sahip bir piyano almadan önce ufak bir çalışma yapmanız doğru olacaktır.
Piyano almanın ilk adımını atmaya, alacağınız piyano için ayıracağınız bütçenin ne olacağına, piyanonun size müzikal olarak ne vermesini beklediğinize ve ne tür bir piyanonun sahip olduğunuz mobilyalara uyacağına karar vermekle başlayabilirsiniz.
Bir piyano bulunduğunuz ortama şıklık, zarafet ve güzellik getirecektir. Bu nedenle yeni piyanonuzun düzgün bir şekilde çalışmasının yanında bulunduğunuz ortamın dekoruna uygun olmasını beklemeniz anlamlı olacaktır.
Müzikal olarak bir piyanodan beklentiniz tuş hassasiyetinin ve çalına bilirliğinin düzgün olması ve piyanonun hoşunuza giden bir tınıya sahip olmasıdır. Bunun için en iyi yöntem farklı türde, marka, model ve fiyat aralığında olabildiğince fazla piyano denemektir.
Şayet piyano çalmayı biliyor iseniz, aynı parçayı farklı piyanolarda çalabilir ve piyanoların tuşlarının nasıl farklı tepkiler verdiğini gözlemleyebilirsiniz. Böylelikle çalarken en rahat hissettiğiniz piyanoyu bulmanız daha kolay olacaktır.
Ancak piyano çalmayı bilmiyorsanız bunu sizinle ilgilenen satış sorumlularından rica edebilir ve sesi en çok hoşunuza giden piyanoyu tercih edebilirsiniz. Bunun sonucunda piyano marka ve modellerine hakim olacak ve aralarından en çok hoşunuza giden sizin için en uygun piyanoyu bulmanız kolaylaşacaktır.

Piyano Alma Kararında İlk Nokta

Piyano almaya karar verdiğinizde ilk olarak seçmeniz gereken iki seçenek bulunmaktadır. Geleneksel kuyruklu ya da duvar piyanosu olarak tasarlanmış akustik piyanolar mı, yoksa teknolojinin gelişimi ile akustik piyano sesleri ve tuş hissiyatlarına çok yakın olabilen dijital piyanolar mı tercih edeceksiniz?
İlk olarak karar vermeniz gereken bu noktadan sonra piyano alma kararınızda, kişisel gereksinimlerinize göre doğru ürün almakta yolun yarısını tamamlamış olacaksınız.

17 Şubat 2020 Pazartesi

Müziğin Bilimsel Yolculuğu


Kültürümüzün parçası olan ve bizlere güçlü bir şekilde etki eden müzik üzerine, bilimsel olarak inceleyebilecek kadar akademik çalışmalar bulunmaktadır. Titreşimlerin ve seslerin ortaya çıkışını, enstrümanların çalışma şekillerini, akustiğin ortaya çıkış nedenlerini ve müziğin beynimizde yaptığı değişimleri ortaya koymaktadır.
Şarkılar insanları güldürür, ağlatır, dans ettirir ya da insana kulaklarını tiksintiyle kapattırabilir. Herkesin sevdiği şarkılar farklıdır. Bunları oluştura sesler, titreşimlerle meydana gelmektedir. Bir enstrüman telleri titreştiğinde havayı sıkıştırarak ileri doğru iter ve arkada kalan hava ise genleşir.
Bu kompresyonlar ve seyrelmeler, havada hareket eden dalgalar yaratır. Ses dalgaları kulaklarınıza ulaştığı zaman kulak kanallarınızdaki havayı alır ve kulaklarınızı hareket ettirir. Daha sonra titreşimleri, koklea adı verilen sinyallerini üretmek için kullanılır. Ancak bu sesi, algılama yolculuğunun sadece ufak bir parçasıdır.
Bu basit titreşimler, güçlü duygusal tepkiler de yaratabilirler. Zira notalarda ve beynimizin onları algılama biçiminde farklı katmanlar bulunur.
Kulaklarımıza gelen ses dalgaları, büyük miktarda bilgi taşır. Müzik notalarının temelleri ses seviyesi, perde ve ton olarak ayrılabilir. Titreşimler ne kadar büyüm olursa, ses de o kadar yüksek olur ve titreşimler ne kadar sık olursa, o kadar yüksek perdeden duyulur.
Sesin tonu ise, ses dalgalarının pürüzsüzlüğü tarafından belirlenmektedir. Müziğin işlenmesi beyinde zevk, korku, hareket, hafıza ve duyguyu kontrol eden parçalar ile bağlanır ve şarkılar beklenmedik bağlantılara yol açabilir. En sevdiğiniz şarkı çaldığında beyninizde neler olduğunu öğrenmek için okumaya devam edebilirsiniz.

13 Şubat 2020 Perşembe

Yıldız Tilbe’nin Hayatı ve Müzik Kariyeri



16 Temmuz 1966 İzmir Konak doğumlu olan Yıldız Tilbe, şarkıcı, söz yazarı ve bestecidir. Ortaokul ikinci sınıfta iken eğitimini bırakmak zorunda kalmış ve küçük yaşlarda şarkı söylemeye başlamıştır.
18 yaşından önce evlenen sanatçının Sezen adında bir kızı vardır. Beş yıl süren evliliğini sonlandırdıktan sonra, İzmir’in çeşitli kulüplerinde şarkı söylemeye başlamıştır. İlk defa 1990 yılında sahneye çıkan Tilbe, 1991’in sonlarına doğru Sezen Aksu’dan vokalistlik teklifi almıştır.
Sezen Aksu’nun teklifinin ardından İstanbul’a gelmiş ve Aksu’nun evine taşınarak, onun vokalliğini yapmıştır. İkilinin ayrılmalarının ardından İstanbul’un gece kulüplerinde şarkılarını söylemeye devam eden Yıldız Tilbe, o dönemlerde Cem Özer’in sunduğu “Laf Lafı Açıyor” adlı program için solistlik teklifi almış ve aldığı albüm tekliflerini değerlendirerek 1994 yılında Delikanlım adlı ilk albümünü çıkartmıştır.

Sanatçının Müzik Kariyeri

İzmir’de gece kulüplerinde şarkılarını söylerken, kendini dinlemeye gelen Sezen Aksu’nun yardımı ile İstanbul’a gelmiştir. 1992 yılında Aksu’ya 9 ay vokallik yapan sanatçı, daha önce de bahsettiğimiz üzere Cem Özer’in programında solistlik yapmış ve ismini duyurmuştur.
Yıldız Tilbe, 1994yılında Aydın Oskay ile anlaştıktan sonra, Delikanlık adlı şarkısı ve albümü piyasaya çıkmıştır. Yıldız Tilbe, ismi herkes tarafından tanınmıştır. Delikanlım albümünün piyasaya sürüldüğü dönemlerde pop müziğin zirvede olması, sanatçıyı da pop şarkı söylemeye yönlendirmiş ve bu anlamda önemli eserler yapmıştır.
Yaklaşık 3 milyon satan albümü, en fazla satılanlar arasına girmiştir. İlk klipini de Delikanlım şarkısına çeken Yıldız Tilbe’nin, 1995 yılında yayınlanan Dillere Destan albümündeki 10 şarkının tamamı kendisine aittir.
1196 yılında Aşkperest albümü, şarkıcının üçüncü albümü 13 şarkıdan oluşmaktadır. Bunların 9’u kendisine aittir. 1998 yılında piyasaya sürülen Salla Gitsin Dertlerin albümü ise, dördüncü stüdyo albümüdür, ancak 12 şarkıdan oluşan albümdeki 4 şarkının söz ve bestesi kendisine aittir.
2001 yılında yayınlana diğer bir albümü Gülüm, söz ve müziklerinin tamamı Yıldız Tilbe’ye ait olduğu şarkılardan oluşmaktadır. 2002 yılında beşinci stüdyo albümü olan Haberi Olsun, 11 şarkıdan oluşmaktadır ve bu şarkıların 10 tanesinin bestesi kendisine aittir.

11 Şubat 2020 Salı

Müzik Aletleri Nasıl Ses Üretir?



Çoğu kişi samimiyet ile kabul eder ki, bir hava basınçlı asfalt, delme makinesinin verdiği ses ızdırab verici bir gürültüdür. Yine çoğu kişi kabul eder ki bir keman sürtülen bir yay bir müzik sesi oluşturmaktadır.
Bununla birlikte her ikisi de titreşimlerdir. Aralarındaki bir keman telinin titreşiminin düzgün aralıklarla meydana gelmesi, hava basınçlı delme makinesininkinin böyle olmamasıdır. İşte bir sesin müzik sesi mi yoksa sadece bir gürültü mü olduğuna bu ayrılık karar vermektedir.
Biri üzerinde düzgün aralıklı, diğerinde ise düzensiz aralıklarla delikler bulunan iki kurs olarak böyle olduğu kanıtlanabilir. Eğer her iki kurs döndürülürler ve her biri üzerine bir hava püskürmesi yönetilirse, üzerinde düzgün aralıklı delikler bulunan kurs, vızıldayan bir topaç gibi, bir müzik sesi ya da nota meydana getirecek, diğeri ise sadece bir gürültü yapacaktır.
Titreşim kaynağı ile temasta olan hava, örneğin keman teli ya da bir saksafonun kamışı gibi, ya da kamış tarafından alternatif olarak sıkıştırılmakta ve gevşetilmektedir. Bu da arkasındaki havayı aynı ölçüde titreştirir ve böylelikle basınç dalgaları yayılır.
İnsan zekası, bir notalar dizisi arasındaki bağıntının değerini ölçmek ve hatta bunlardan birinin kulağa uygunsuz gelmesi bakımından hafif bir perde hatasını dahi anlamak bakımından çok duyarlıdır.
Kulağa hoş gelen bağıntı takımları bir skala halinde düzenlenmiştir (do, re, mi, fa, sol, la, si, do). Bu notalardan her biri başka bir frekansa sahiptir ve aralarındaki bağıntı takımı ya da oranları bir diyatonik skala meydana getirir.
Diyatonik skala, piyanoda zorluklar çıkartmakta çünkü eğer örneğin C’de başlayan güzel bir skala vermek üzere akortlanırsa, D’den başlayan bir skala vermek üzere çalmaya çalıştığımız zaman ahenkli bir sonuç elde etmeyiz.
Her nota için doğru bir skala çalmak için oktav başına 70 kadar notamız bulunması gerekirdi, bu ise piyanoyu çalınması imkansız bir alet haline getirmektedir. Böylelikle birçok müzik aleti birçok harmonikleri, kendi fondamentali ile birlikte çalar. Her alet, başka bir harmonikler seçimi yapar ve bu yüzden başka bir ses kalitesine sahiptir.