Çok sesli müzik, değişik tonlardan sesleri, kulağa güzel
gelecek şekilde bir araya getirilerek oluşturulmaktadır. İsminden de
anlaşılacağı gibi, bu müzik türünde birden çok ses kullanılır. Kimi zaman
Polifonik Müzik, adı ile de karşımıza çıkmaktadır.
Çok sesli müzik yapılırken özellikle flüt, keman, çello,
kontrbas, obua, tef, trampet gibi müzik aletleri kullanılmaktadır. 1936 yılında
Ankara Devlet Konservatuvarı kurulmuştur. Ankara Devlet Konservatuvarı, Klasik
Türk Toplum Müziğinin çok sesli müzik ile harmanlanarak çok sesli Türk
müziğinin temellerinin sağlamlaşmasında önemli rol oynamıştır.
Yurt dışına gönderilen öğrenciler ise türlü müzik akımları
ile tanışmış ve bu akımların etkisinde kalmış olsalar da Türkiye’ye döndüklerinde
çok sesli müzik ile ilgili türlü eserler oluşturmuşlardır.
Dünya içerisinde çok sesli müziği 19. Yüzyılda belli bir
biçimde görülmeye başlanmıştır. Çok sesli müziğin ülkemize girişini kimi zaman
Osmanlı Devletinin son dönemine dayandıranlar olmakla birlikte, tam anlamı ile
Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde oluşmuştur.
Cumhuriyetin ilk dönemlerinde uluslararası müzik araçları ve
müzik tekniklerinin kullanıldığı Batı Müziğine yönelerek ve çağdaş müzik ile
Klasik Türk Toplumu Müziği esas alınmak üzere çok sesli Türk müziğinin
temelleri atılmıştır.
İlk başlarda Türk toplum müziğinin tarihçesi ve gelişimi
üstüne araştırmalar yapılmış , ek olarak çok sesli müzik üstüne türlü yazılar
yazılarak yayınlar çıkartılıp halkın çok sesli müziği tanıması sağlanmıştır.
Çok sesli müziğin yurt dışındaki temsilcileri olan Joseph
Marx, Paul Hindermith, Carl Ebert ve Bela Bertok gibi ünlü isimler ülkemize
davet edilmiş, bunun dışında öğrenciler yurtdışına gönderilerek çok sesli
müziği öğrenmeleri özendirilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder