23 Şubat 2020 Pazar

Yan Flüt Teknik Özellikleri



Yanlamasına çalınan, metalden yapılan ya da tahtadan yapılabilen bir üflemeli çalgı olan yan flüt, flütün en yaygın türüdür, orkestralarda ve bandolarda sıkça kullanılmaktadır. Pikolo flüt, alto flüt, bas flüt gibi enstrümanlar da yan flüt ailesindendir.
Pikolo flüt normal yan flütün yarısı boyundadır, alto flüt ise normal yan flütlerden biraz daha büyüktür. Çalgının baş bölümünde bir üfleme deliği bulunmaktadır. Bu nedenle bu bölüme ağızlık da denmektedir.
Üfleme deliği çalıcının alt dudağına dayalıdır. Sağ omuz yönünde, yere koşut olarak tutulmaktadır. Sol el ağızlık tarafında, sağ el ise kuyruk tarafında tutulmaktadır. İki elin baş parmağı alttan flütü destekler. Flütün borusu silindir şeklindedir. Çapı 1,9 cm’dir. Flüt ağızlıktan başlayarak kapalı uca kadar 67,2 cm’dir.

Teknik Özellikleri

Flüt tüm üflemeli çalgılar arasında en çevik ve en hünerli çalgıdır. Çalamayacağı çok az şey bulunmaktadır. Kromatik ve diatonik ezgiler, arpejler, uçarı ve gösterişli pasajlar, bağlı ve dilli olarak çok hızlı tempolarda çalınabilir.
Ayrıca yakın ve uzak atlamalı aralıkların tekrar tekrar gelişleri, stakato, tril, tremolo, grupetto ve benzeri teknikler flütte çok kolay çalınmaktadır. Tek dil, çift dil, üç dil ve kurbağa dili tekniği rahatlıkla yapılmaktadır.
Flütün crescendo ve decrescendo olanakları, diğer çalgılara göre büyük ölçüde kısıtlıdır. Bazı tril ve tremololar ise olanaksızdır. Özelikle ince seslerdeki gür pasajların çalımında çok nefes harcanması gerektiği için cümle yapısı, flütçüye arada bir nefes alma ihtiyacını giderecek nitelikte boşluklar içermelidir.

20 Şubat 2020 Perşembe

Klarnetin Tınlama Bölgeleri ve Teknik Özellikleri



Klarnetin dört farklı tınlama bölgesi bulunmaktadır.
1.Kalın Ses Bölgesi: En kalın ses olan Mi’den bir oktav incesi Fa diyez notasına kadar olan bölgedir. Zengin, gizemli, madeni, karanlık ve dramatik sözcükleri ile tanımlanmaktadır. Bu ses bölgesine “Şalümo” bölgesi de denmektedir. Şalümo klarnetin atası olan eski bir çalgının adıdır.
2.Kötü Sesler: Sol notasından üç yarım perde sonraki Si bemol notasına kadar olan bölgedir. Klarnetin en kötü sesleridir, zayıf, soluk hem de elde edilmesi biraz daha güçtür.
3.Orta Ses Bölgesi: Si notasından ikinci ek çizgi Do notasına kadar olan ve klarnetin en güzel sesleridir. Bu bölgeye “Klarno” ses bölgesi denmektedir. En güzel ve en etkili klarnet soloları bu ses bölgesinde yazılmıştır. Bu sesler duru, parlak, ılık ve etkileyicidir.
4.İnce Ses Bölgesi: İkinci ek çizgi Do’dan sonraki daha ince seslerdir. Gür çalındığında sert ve rahatsız edici fakat kısık ses ile çalındığında ılık ve yumuşak flüt ses rengine yakın bir tını özelliği göstermektedir.

Teknik Özellikleri

Klarnet çeviklik bakımından flüte çok yakındır. Her çeşit hızlı, parlak, gösterişli pasajlar, diziler, arpejler, grupetto ve benzeri figürler, tril ve tremololar rahatlıkla çalınmaktadır.
Genellikle tek dil kullanılır. Çift dil ve üç dil çok zor olduğundan özel durumlar olmadıkça kullanılmaz. Bir ses bölgesinden başka bir ses bölgesine geçiş aralıklı atlamalar, klarnete özgü kolaylıklardan biridir.
Ancak hızlı tekrarlanan sesleri çalmakta oldukça sınırlıdır. Klarnetin en önemli özelliklerinden biri de, gürlük kontrolü bakımından son derece yetenekli olmasıdır. Çok kısık sesle ve çok gür sesle çalınabilir.

19 Şubat 2020 Çarşamba

Yeni Başlayanlar İçin Piyano Seçimi



Aileniz veya kendiniz için piyano almak size hayat boyu zevk verecek entelektüel birikiminizi arttıracak bir yatırım olabilir. Zevkinize ve bütçenize uygun marka ve modele sahip bir piyano almadan önce ufak bir çalışma yapmanız doğru olacaktır.
Piyano almanın ilk adımını atmaya, alacağınız piyano için ayıracağınız bütçenin ne olacağına, piyanonun size müzikal olarak ne vermesini beklediğinize ve ne tür bir piyanonun sahip olduğunuz mobilyalara uyacağına karar vermekle başlayabilirsiniz.
Bir piyano bulunduğunuz ortama şıklık, zarafet ve güzellik getirecektir. Bu nedenle yeni piyanonuzun düzgün bir şekilde çalışmasının yanında bulunduğunuz ortamın dekoruna uygun olmasını beklemeniz anlamlı olacaktır.
Müzikal olarak bir piyanodan beklentiniz tuş hassasiyetinin ve çalına bilirliğinin düzgün olması ve piyanonun hoşunuza giden bir tınıya sahip olmasıdır. Bunun için en iyi yöntem farklı türde, marka, model ve fiyat aralığında olabildiğince fazla piyano denemektir.
Şayet piyano çalmayı biliyor iseniz, aynı parçayı farklı piyanolarda çalabilir ve piyanoların tuşlarının nasıl farklı tepkiler verdiğini gözlemleyebilirsiniz. Böylelikle çalarken en rahat hissettiğiniz piyanoyu bulmanız daha kolay olacaktır.
Ancak piyano çalmayı bilmiyorsanız bunu sizinle ilgilenen satış sorumlularından rica edebilir ve sesi en çok hoşunuza giden piyanoyu tercih edebilirsiniz. Bunun sonucunda piyano marka ve modellerine hakim olacak ve aralarından en çok hoşunuza giden sizin için en uygun piyanoyu bulmanız kolaylaşacaktır.

Piyano Alma Kararında İlk Nokta

Piyano almaya karar verdiğinizde ilk olarak seçmeniz gereken iki seçenek bulunmaktadır. Geleneksel kuyruklu ya da duvar piyanosu olarak tasarlanmış akustik piyanolar mı, yoksa teknolojinin gelişimi ile akustik piyano sesleri ve tuş hissiyatlarına çok yakın olabilen dijital piyanolar mı tercih edeceksiniz?
İlk olarak karar vermeniz gereken bu noktadan sonra piyano alma kararınızda, kişisel gereksinimlerinize göre doğru ürün almakta yolun yarısını tamamlamış olacaksınız.

17 Şubat 2020 Pazartesi

Müziğin Bilimsel Yolculuğu


Kültürümüzün parçası olan ve bizlere güçlü bir şekilde etki eden müzik üzerine, bilimsel olarak inceleyebilecek kadar akademik çalışmalar bulunmaktadır. Titreşimlerin ve seslerin ortaya çıkışını, enstrümanların çalışma şekillerini, akustiğin ortaya çıkış nedenlerini ve müziğin beynimizde yaptığı değişimleri ortaya koymaktadır.
Şarkılar insanları güldürür, ağlatır, dans ettirir ya da insana kulaklarını tiksintiyle kapattırabilir. Herkesin sevdiği şarkılar farklıdır. Bunları oluştura sesler, titreşimlerle meydana gelmektedir. Bir enstrüman telleri titreştiğinde havayı sıkıştırarak ileri doğru iter ve arkada kalan hava ise genleşir.
Bu kompresyonlar ve seyrelmeler, havada hareket eden dalgalar yaratır. Ses dalgaları kulaklarınıza ulaştığı zaman kulak kanallarınızdaki havayı alır ve kulaklarınızı hareket ettirir. Daha sonra titreşimleri, koklea adı verilen sinyallerini üretmek için kullanılır. Ancak bu sesi, algılama yolculuğunun sadece ufak bir parçasıdır.
Bu basit titreşimler, güçlü duygusal tepkiler de yaratabilirler. Zira notalarda ve beynimizin onları algılama biçiminde farklı katmanlar bulunur.
Kulaklarımıza gelen ses dalgaları, büyük miktarda bilgi taşır. Müzik notalarının temelleri ses seviyesi, perde ve ton olarak ayrılabilir. Titreşimler ne kadar büyüm olursa, ses de o kadar yüksek olur ve titreşimler ne kadar sık olursa, o kadar yüksek perdeden duyulur.
Sesin tonu ise, ses dalgalarının pürüzsüzlüğü tarafından belirlenmektedir. Müziğin işlenmesi beyinde zevk, korku, hareket, hafıza ve duyguyu kontrol eden parçalar ile bağlanır ve şarkılar beklenmedik bağlantılara yol açabilir. En sevdiğiniz şarkı çaldığında beyninizde neler olduğunu öğrenmek için okumaya devam edebilirsiniz.

13 Şubat 2020 Perşembe

Yıldız Tilbe’nin Hayatı ve Müzik Kariyeri



16 Temmuz 1966 İzmir Konak doğumlu olan Yıldız Tilbe, şarkıcı, söz yazarı ve bestecidir. Ortaokul ikinci sınıfta iken eğitimini bırakmak zorunda kalmış ve küçük yaşlarda şarkı söylemeye başlamıştır.
18 yaşından önce evlenen sanatçının Sezen adında bir kızı vardır. Beş yıl süren evliliğini sonlandırdıktan sonra, İzmir’in çeşitli kulüplerinde şarkı söylemeye başlamıştır. İlk defa 1990 yılında sahneye çıkan Tilbe, 1991’in sonlarına doğru Sezen Aksu’dan vokalistlik teklifi almıştır.
Sezen Aksu’nun teklifinin ardından İstanbul’a gelmiş ve Aksu’nun evine taşınarak, onun vokalliğini yapmıştır. İkilinin ayrılmalarının ardından İstanbul’un gece kulüplerinde şarkılarını söylemeye devam eden Yıldız Tilbe, o dönemlerde Cem Özer’in sunduğu “Laf Lafı Açıyor” adlı program için solistlik teklifi almış ve aldığı albüm tekliflerini değerlendirerek 1994 yılında Delikanlım adlı ilk albümünü çıkartmıştır.

Sanatçının Müzik Kariyeri

İzmir’de gece kulüplerinde şarkılarını söylerken, kendini dinlemeye gelen Sezen Aksu’nun yardımı ile İstanbul’a gelmiştir. 1992 yılında Aksu’ya 9 ay vokallik yapan sanatçı, daha önce de bahsettiğimiz üzere Cem Özer’in programında solistlik yapmış ve ismini duyurmuştur.
Yıldız Tilbe, 1994yılında Aydın Oskay ile anlaştıktan sonra, Delikanlık adlı şarkısı ve albümü piyasaya çıkmıştır. Yıldız Tilbe, ismi herkes tarafından tanınmıştır. Delikanlım albümünün piyasaya sürüldüğü dönemlerde pop müziğin zirvede olması, sanatçıyı da pop şarkı söylemeye yönlendirmiş ve bu anlamda önemli eserler yapmıştır.
Yaklaşık 3 milyon satan albümü, en fazla satılanlar arasına girmiştir. İlk klipini de Delikanlım şarkısına çeken Yıldız Tilbe’nin, 1995 yılında yayınlanan Dillere Destan albümündeki 10 şarkının tamamı kendisine aittir.
1196 yılında Aşkperest albümü, şarkıcının üçüncü albümü 13 şarkıdan oluşmaktadır. Bunların 9’u kendisine aittir. 1998 yılında piyasaya sürülen Salla Gitsin Dertlerin albümü ise, dördüncü stüdyo albümüdür, ancak 12 şarkıdan oluşan albümdeki 4 şarkının söz ve bestesi kendisine aittir.
2001 yılında yayınlana diğer bir albümü Gülüm, söz ve müziklerinin tamamı Yıldız Tilbe’ye ait olduğu şarkılardan oluşmaktadır. 2002 yılında beşinci stüdyo albümü olan Haberi Olsun, 11 şarkıdan oluşmaktadır ve bu şarkıların 10 tanesinin bestesi kendisine aittir.

11 Şubat 2020 Salı

Müzik Aletleri Nasıl Ses Üretir?



Çoğu kişi samimiyet ile kabul eder ki, bir hava basınçlı asfalt, delme makinesinin verdiği ses ızdırab verici bir gürültüdür. Yine çoğu kişi kabul eder ki bir keman sürtülen bir yay bir müzik sesi oluşturmaktadır.
Bununla birlikte her ikisi de titreşimlerdir. Aralarındaki bir keman telinin titreşiminin düzgün aralıklarla meydana gelmesi, hava basınçlı delme makinesininkinin böyle olmamasıdır. İşte bir sesin müzik sesi mi yoksa sadece bir gürültü mü olduğuna bu ayrılık karar vermektedir.
Biri üzerinde düzgün aralıklı, diğerinde ise düzensiz aralıklarla delikler bulunan iki kurs olarak böyle olduğu kanıtlanabilir. Eğer her iki kurs döndürülürler ve her biri üzerine bir hava püskürmesi yönetilirse, üzerinde düzgün aralıklı delikler bulunan kurs, vızıldayan bir topaç gibi, bir müzik sesi ya da nota meydana getirecek, diğeri ise sadece bir gürültü yapacaktır.
Titreşim kaynağı ile temasta olan hava, örneğin keman teli ya da bir saksafonun kamışı gibi, ya da kamış tarafından alternatif olarak sıkıştırılmakta ve gevşetilmektedir. Bu da arkasındaki havayı aynı ölçüde titreştirir ve böylelikle basınç dalgaları yayılır.
İnsan zekası, bir notalar dizisi arasındaki bağıntının değerini ölçmek ve hatta bunlardan birinin kulağa uygunsuz gelmesi bakımından hafif bir perde hatasını dahi anlamak bakımından çok duyarlıdır.
Kulağa hoş gelen bağıntı takımları bir skala halinde düzenlenmiştir (do, re, mi, fa, sol, la, si, do). Bu notalardan her biri başka bir frekansa sahiptir ve aralarındaki bağıntı takımı ya da oranları bir diyatonik skala meydana getirir.
Diyatonik skala, piyanoda zorluklar çıkartmakta çünkü eğer örneğin C’de başlayan güzel bir skala vermek üzere akortlanırsa, D’den başlayan bir skala vermek üzere çalmaya çalıştığımız zaman ahenkli bir sonuç elde etmeyiz.
Her nota için doğru bir skala çalmak için oktav başına 70 kadar notamız bulunması gerekirdi, bu ise piyanoyu çalınması imkansız bir alet haline getirmektedir. Böylelikle birçok müzik aleti birçok harmonikleri, kendi fondamentali ile birlikte çalar. Her alet, başka bir harmonikler seçimi yapar ve bu yüzden başka bir ses kalitesine sahiptir.

9 Şubat 2020 Pazar

Türk Müziğinin Özellikleri


Türk kültürü, zenginliği ve tekinliği açısından geçmişten bugüne kadar gelen en önemli müzik kültürlerinden biridir.
Bu kültür Orta Asya’da doğmuş ve gelişimini yine bu coğrafyada sürdürmüştür. Buna bağlı olarak Orta Asya Türk kültürü, Türk sanatı ve Türk müziği için büyük önem taşımaktadır.
Tarihte bütün dünya Türklüğünün beşiği ve Türk medeniyetinin kaynağı, Orta Asya, özellikle Doğu Türkistan’dır.
Türk müziğinin tarih sahnesinde çıkışı Hunlardan önceki döneme rastlamaktadır. Bu dönemde müzik yapan kişiler, kam adı verilen din adamlarıdır.
Kamlar büyü ve sağaltım için müzikten faydalanmışlardır. Çalgılar ve insan sesi, korkulan doğaüstü güçlerden korunma, yaratıcıdan yardım dileme, başka insan ve hayvanların üzerinde etkili olabilme amacı ile kullanılmıştır.
Hun devleti öncesinde müziğin insan sesine dayalı olduğu düşünülmüştür. Kökü çok eskiye dayanan diğer müzikler gibi Türk müziği de başlarda ok az perdelidir. Zamanla perde sayısı artarak melodik yapının gelişmesi mümkün olmuştur.
Ezgisel motifin tekrarına dayanan müzik, ritmik açıdan kamın hareketlerine eşlik etmektedir. Bu dönemde davul ve def gibi vurmalı çalgılar sıkça kullanılmıştır. Ayrıca boru ve kopuzun ilk örnekleri de bu döneme rastlamaktadır.
Bu çalgılar çoğunlukla insan sesine eşlik amacı ile kullanılmıştır. Türklerin yaşadıkları bölgelerde MÖ 8. Yüzyılda dümbelek adı verilen vurmalı çalgılar, düdük ve arpın atası sayılan müzik aletleri kullanılmıştır.
Asya Hun Devleti döneminde, Hun arpına benzer çalgıların kullanılmış olması mümkündür. Ok, yay kültürüne sahip olan Türkler yayın şeklini temek alarak ilk arp biçimlerini ortaya çıkartmışlardır.
Bu dönemde gong ve ziller de bulunmuştur. Yine bu dönemde topraktan yapılmış bir heykelciğin elinde pipa benzeri bir sazın olduğu da görülmektedir. Hunlardan önceki dönemde heykelciliğin seviyesini gösteren bu eser Türk müzik kültürü için önemli bir yere sahiptir.

6 Şubat 2020 Perşembe

Müziğin Temel Öğeleri Nelerdir?


Müziğin temel öğeleri arasında ritim, melodi ve armoni yer almaktadır. Müzikte ritim ve melodi iki ana öğe olarak karşımıza çıkmaktadır.
Doğadaki her ses müzik değildir. Ancak ses ve ritim beraber kullanıldığı zaman müzik ortaya çıkmaktadır. İşitsel sanatlardan olan müzik, zamana dayalı bir sanat olduğundan müziğin var olduğu zaman dili sona erdiğinde sesler de yok olmaktadır.
Eski dönemlerde insanlar yaptıkları müzikleri hafızalarını kullanarak yeni ortamlarda çalmış, söylemiş ve hafızalarının yettiği kadar yeni nesillere aktarmışlardır.
Ancak melodiler her ne kadar akılda tutulmaya çalışılsa da her geçen gün hafızadaki müzik değişikliğe uğrayarak unutulmaya başlamıştır.
İnsanoğlu melodilerin farklı zaman dilimlerinde, hiç bozulmadan ilk hali ile çalınması için çareler aramaya başlamış ve müzik yazısını bulmuştur.
Müziğin doğuşunda insanlar ilk olarak doğa seslerini, kendi seslerini, denizin ve kuşların sesini küçük ezgiler oluşturmak için kullanmışlardır. Bu bakımdan müziğin doğuşunun insanın doğuşuna kadar uzandığı düşünülmektedir.
Eski dönemlerde ise insanlar anlamsız heceleri ezgi olarak icat edip, çalgı eşliğinde söyleyerek hastalığa ve düşmana karşı kullanmışlardır. Belli bir kültürde yaşayan insanların o kültüre ait bilgileri de bulunmaktadır.
Bunların yardımları ile kişiler nasıl bir davranış sergileyeceklerini iyi bilirler. Kültürün bir parçası olan müzikteki davranış ve yorumlar diğer alanlarda olduğu gibi yüzyıllar boyunca değişikliğe uğramış ve günümüze kadar gelmiştir.
Her toplumun farklı kültürel yapısı ve bu yapıya ait bir müzik kültürü bulunmaktadır. Müzik kültürlerinin birbirlerine karşı herhangi bir üstünlükleri ise bulunmamaktadır.

4 Şubat 2020 Salı

Yok Olma Tehdidi Yaşayan Türk Müzik Sanatı


Tarih boyunca sanatçı bir millet olarak tanınan Türklerin, özellikle mimari alanda yapılan eserleri bugün halen dimdik ayaktadır. Sanatçı olan Türk kavimlerinde müzik kültürünün de çok önemli bir yeri vardır. Öncü Türkler’den günümüze kadar bu kültür yaşatılmıştır. Günümüzde ise bu kültür batı etkisinde kalarak müthiş bir değişime uğramıştır.
Türklerdeki müzik kültürü özellikle Selçuklular zamanında yaygınlaşmış ve korunarak günümüze kadar gelmiştir. Ozanlık geleneğinin yerini artık “gönül adamı” kavramına bıraktığı bu dönemde şehir şehir hatta ülke ülke dolaşan dervişler hem deyişlerini söylemiş hem de bölgede bulunan Hıristiyan olan halkın İslam dinini seçmesinde çok büyük katkılar sağlamıştır.
Türk toplumunda müzik iki kola ayrılmaktadır. Bunlardan biri halk çevresinde gelişen, halk Müziğidir. Diğeri ise Klasik Türk Müziği olmuştur. Klasik Türk Müziği, kar, beste, semai, şarkı gibi türlere ayrılırken Anadolu’da yerini halk müziğine bırakmış ve türkü, bozlak, uzun hava, zeybek, oyun havası  türlerinden oluşmuştur.
Son 50 yıldır Halk Müziğinin korunması amacı ile araştırmalar yapılmıştır. Halk arasında ozanlar tarafından söylenen türkülerde, bozlaklar da halkı duyguları ifade edilmiştir. İstek ve talepler dile getirilmiş ve çeşitli duygular ifade edilmiştir.
Yunus Emre’lerden Aşık Veysel’lere uzana bir devrin içerisinde söylenen her türkü de bir şeyler ifade edilmeye çalışılmışsa da son 30 yılık dönem içerisinde müthiş bir Batı erozyonuna tabi tutulan Türk Müziği benliğini de yavaş yavaş kaybetmeye başlamıştır.
Yıllar boyunca halkı milli ve manevi duygularının yanı sıra istek ve görüşlerini yansıtan ve tamamen duygulu olarak kabul edilen Türk müziği günümüzde teknolojinin yaygınlaşması ile yerini farklı türlere bırakmıştır. Bu türler, pop, jaz, arabesk, fantezi, rock gibi türlerdir.

2 Şubat 2020 Pazar

Bir Müzik Ritüeli Olan: Plak


Her ne kadar moda akımı olarak düşünülse de plak dinlemek bir müzik ritüelidir. Plakların değerinin biliniyor olmasının da çok güçlü nedenleri bulunmaktadır. Kasetler, CD’ler MP3’ler ve dijital olarak müzik dünyasını bir zaman tüneline oturtabiliriz.
Bu sıralamada her yeni gelen bir öncekini geride bırakmıştır. Özellikle CD’ye olan güven çok fazlaydı. Kaseti de plakları da tarihe gömecekti. Kaset konusunda başarılı olmuş ama plaklara karşı hiçbir etkisi olmamıştır.
Hayatınızda hiç plak dinlemediyseniz mutlaka bunu tecrübe etmenizi tavsiye ederiz. Eğer etrafınızda dinlemeyen varsa, hemen ona da yardımcı olun ve kültür-sanat dünyasının hiç eskimeyen tek geleneği ile tanışmasını sağlayın.

Plaklar Nasıl Daha İyi Ses Verir?

Müzik, taşınabilir ve pratik olması için sürekli sıkıştırılan bir şey. Bir şarkı stüdyoda kaydedildiği zaman dinleme şansı yakalayanlar iyi bilmektedir. Asıl iş müziği metroya, otobüse, cebimize taşımaya gelince başlıyor.
Küçültüp küçültüp minicik hale gelen şarkıların ses kaliteleri için sürekli bir teknoloji gelişmekte ama hiçbiri plak kadar iyi ses vermemektedir. Plak stüdyodaki ses neye, onu getiriyor bize. Plağı pikaba yerleştirip, iğnesini de ayarladıktan sora, gerçek müziği tanımak için yerinizi alacaksınızdır.

Plak Alırken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Son çıkan plakları alırken sorun yaşamayacaksınızdır, ancak eski plak koleksiyonu yapmayı düşünüyorsanız ya da almak istiyorsanız “o” plak varsa dikkat etmeniz gerekenlerin başında çiziksiz ve parlak bir yüzeye sahip olması gelmektedir. Plak alışverişi yaparken işinize yaracak olan terimler ise şu şekildedir
  • SS: Orijinal ambalajı açılmamış plaklar
  • M: Ambalajı açılmış ama kullanılmamış
  • M-: Temiz kullanılmış
  • EX: Mükemmel, az kullanılmış
  • EX-: Plak ve kapakta kullanılmış belirtileri görülen
  • VG+: İyi durumda
  • VG: Plak ve kapakta kullanıldığına dair belirgin ve birden fazla belirti olanlar
  • G: Plak ve kapağı aşırı derecede kullanılmış olanlar
  • P: Kötü durumdaki, çizikleri derin ve fazla olanlar