Tarih boyunca sanatçı bir millet olarak tanınan Türklerin, özellikle mimari alanda yapılan eserleri bugün halen dimdik ayaktadır. Sanatçı olan Türk kavimlerinde müzik kültürünün de çok önemli bir yeri vardır. Öncü Türkler’den günümüze kadar bu kültür yaşatılmıştır. Günümüzde ise bu kültür batı etkisinde kalarak müthiş bir değişime uğramıştır.
Türklerdeki müzik kültürü özellikle Selçuklular zamanında yaygınlaşmış ve korunarak günümüze kadar gelmiştir. Ozanlık geleneğinin yerini artık “gönül adamı” kavramına bıraktığı bu dönemde şehir şehir hatta ülke ülke dolaşan dervişler hem deyişlerini söylemiş hem de bölgede bulunan Hıristiyan olan halkın İslam dinini seçmesinde çok büyük katkılar sağlamıştır.
Türk toplumunda müzik iki kola ayrılmaktadır. Bunlardan biri halk çevresinde gelişen, halk Müziğidir. Diğeri ise Klasik Türk Müziği olmuştur. Klasik Türk Müziği, kar, beste, semai, şarkı gibi türlere ayrılırken Anadolu’da yerini halk müziğine bırakmış ve türkü, bozlak, uzun hava, zeybek, oyun havası türlerinden oluşmuştur.
Son 50 yıldır Halk Müziğinin korunması amacı ile araştırmalar yapılmıştır. Halk arasında ozanlar tarafından söylenen türkülerde, bozlaklar da halkı duyguları ifade edilmiştir. İstek ve talepler dile getirilmiş ve çeşitli duygular ifade edilmiştir.
Yunus Emre’lerden Aşık Veysel’lere uzana bir devrin içerisinde söylenen her türkü de bir şeyler ifade edilmeye çalışılmışsa da son 30 yılık dönem içerisinde müthiş bir Batı erozyonuna tabi tutulan Türk Müziği benliğini de yavaş yavaş kaybetmeye başlamıştır.
Yıllar boyunca halkı milli ve manevi duygularının yanı sıra istek ve görüşlerini yansıtan ve tamamen duygulu olarak kabul edilen Türk müziği günümüzde teknolojinin yaygınlaşması ile yerini farklı türlere bırakmıştır. Bu türler, pop, jaz, arabesk, fantezi, rock gibi türlerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder